Dario Argento
Dario Argento, 7 Eylül 1940 tarihinde Roma, İtalya'da dünyaya geldi. Sinema dünyasıyla iç içe bir ailede büyüdü; babası tanınmış bir film yapımcısı olan Salvatore Argento, annesi ise Brezilyalı bir model olan Elda Luxardo'ydu. Kariyerine sinema eleştirmeni olarak başlayan Argento, kısa sürede senaristliğe yöneldi ve en dikkat çeken erken dönem çalışmasını, Bernardo Bertolucci ile birlikte Sergio Leone'nin spagetti western klasiği "Batıda Kan Var" (C'era una volta il West - Once Upon a Time in the West) (1968) filminin hikayesini yazarak yaptı.
Yönetmenlik koltuğuna ilk kez 1970 yılında, "Kristal Tüylü Kuş" (L'uccello dalle piume di cristallo) ile oturdu. Bu film, İtalyan sinemasında "Giallo" (sarı) olarak bilinen, stilize şiddet, gizemli bir katil (genellikle siyah eldivenli) ve yoğun psikolojik gerilim öğeleri içeren alt türü yeniden tanımladı ve uluslararası alanda büyük bir ticari başarı elde etti. Bu filmi, "Dokuz Kuyruklu Kedi" (Il gatto a nove code) (1971) ve "Gri Kadife Üzerinde Dört Sinek" (4 mosche di velluto grigio) (1971) takip etti. Bu üçleme, "Hayvan Üçlemesi" (Animal Trilogy) olarak bilinir ve Argento'nun ismini İtalyan korku sinemasının zirvesine taşıdı.
1975 yapımı "Kırmızı" (Profondo Rosso - Deep Red), birçok eleştirmen tarafından Giallo türünün başyapıtı olarak kabul edilir. Bu film, Argento'nun İtalyan prog-rock grubu Goblin ile olan efsanevi iş birliğinin de başlangıcı oldu; Goblin'in rahatsız edici ve atmosferik müzikleri, Argento'nun filmlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Argento, 1977'de kariyerinin en ünlü ve küresel çapta en çok tanınan filmi olan "Suspiria"yı çekti. Bu filmle Giallo'nun gerçekçi geriliminden uzaklaşarak, doygun renk paleti (özellikle parlak kırmızılar, maviler ve yeşiller), rüya benzeri bir anlatım ve doğaüstü korku öğeleriyle dolu barok bir kabus yarattı. "Suspiria", "Üç Anne Üçlemesi"nin (The Three Mothers Trilogy) ilk filmiydi.
1980'ler boyunca "Inferno" (1980) (Üç Anne Üçlemesi'nin ikincisi), Giallo'ya keskin bir dönüş yaptığı "Tenebrae" (1982) ve Jennifer Connelly'nin başrolünde yer aldığı "Phenomena" (1985) gibi kült klasiklere imza attı. Bu dönemde filmlerindeki karmaşık kamera hareketleri, öznel (POV) çekimler ve operatik şiddet sahneleri onun yönetmenlik imzası haline geldi.
Kariyeri boyunca, uzun süreli partneri olan ve "Suspiria"nın senaryosunda da imzası bulunan aktris Daria Nicolodi ile sıkça çalıştı. Bu birliktelikten olan kızı Asia Argento da babasının birçok filminde, özellikle "Stendhal Sendromu" (La sindrome di Stendhal) (1996) ve "Operadaki Hayalet" (Il fantasma dell'Opera) (1998) gibi sonraki dönem filmlerinde başrol oynadı. Argento, 2007'de "Gözyaşlarının Annesi" (La terza madre - The Mother of Tears) ile Üç Anne Üçlemesi'ni tamamladı. Uzun bir aradan sonra 2022'de, yine kızı Asia Argento'nun rol aldığı "Dark Glasses" (Occhiali neri) filmiyle yönetmenliğe geri döndü. Dario Argento, sinemada şiddetin estetiğini ve görsel hikaye anlatımını yeniden tanımlayan, John Carpenter'dan Quentin Tarantino'ya kadar sayısız yönetmeni derinden etkilemiş yaşayan bir efsanedir.